Bugünkü Hürriyet'te çıkan yazımı burada da paylaşıyorum.
***
***
Türkiye, 17 Aralık 2013 sabahı başlayan bir polis
operasyonuyla sarsıldı. İktidar partisinin bakanlarının çocukları ve yakınları,
danışmanları, belediye başkanları gözaltına alınmıştı.
İlk şaşkınlığın ardından hükümet bu polis operasyonunu 'yolsuzluk soruşturması' değil 'hükümete karşı darbe girişimi' olarak
niteledi. Hemen ardından polis ve savcılık 25 Aralık'ta bir operasyon için daha
düğmeye bastı, gözaltına alınacaklar arasında dönemin Başbakanı bugünün
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal
Erdoğan'ın da adı vardı ama hükümet bu operasyonun yapılmasını engelledi,
hatta 'Bu bir darbe girişimidir'
sözünü daha yüksek sesle söylemeye başladı.
Hükümete göre bütün bu operasyonların arkasında, devlet
içinde örgütlenmiş olan ve Fethullah Gülen'e bağlı hareket eden 'Cemaat' vardı. Art arda sayıları
binleri bulan polis atamaları ve görevden almaları başladı. Hemen ardından da
idari ve adli soruşturmalar.
17-25 Aralık sonrası ağırlık verilen önemli soruşturmalardan
biri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Ankara Keçiören'deki evinde ve yine
Ankara'daki Başbakanlık Konutu'ndaki çalışma odalarında bulunan dinleme
cihazlarıyla ilgili olanıydı.
Diğer iki önemli soruşturmadan biri özellikle İstanbul'da
17-25 Aralık operasyonlarını gerçekleştirenler başta olmak üzere polise yönelik
'Hükümeti devirmeye teşebbüs'
soruşturması, diğeri ise Ankara'da Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nda
yapılan yasadışı dinlemelere yönelik 'Casusluk'
soruşturmaları. (Başka soruşturmalar da var ama bence en önemli üçü bunlar.)
Şimdi bu üç soruşturmadan görece en eskisi olan ve
kamuoyunda 'Böcek soruşturması'
olarak bilinen soruşturma tamamlandı, iddianamesi yazıldı, Başbakanın çalışma
odalarına dinleme cihazı yerleştirdiği iddiasıyla 13 kişi hakkında dava açıldı.
'Paralel yapıyla
mücadele' adı altında soruşturması hükümet tarafından desteklenen bu önemli
davanın iddianamesine birkaç gün boyunca bu köşede yakından bakmaya, olayları
yakından takip etmeyip bölük pörçük bilgilenen kamuoyunu iddianamenin
içeriğiyle ilgili bilgi sahibi kılmaya çalışacağım.
Ülkenin başbakanının çalışma odalarından ikisinden özenle
gizlenmiş dinleme cihazlarının çıkması her şart altında çok büyük bir haberdir,
büyük bir olaydır. Ve bu dinleme cihazlarını koyanları/koyduranları bulmak da o
devlet için tam anlamıyla bir haysiyet meselesidir.
Bir hukuk devleti, haysiyetini ancak hukuku uygulayarak
koruyabilir. Bu meseleyle ilgili iddianame ortaya çıktığına göre, hukuk devleti
içinde yapılabilecek her türlü soruşturma da tamamlanmış demektir.
Bu gözle okuyoruz iddianameyi.
İddianameye göre böceklerin kronolojisi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/2222 numaralı
iddianamesine göre, Başbakanın iki ayrı çalışma odasına dinleme cihazı konması
ve sonra bunların bulunması, ardından da soruşturma safhasına geçilmesinin bir
kronolojisini çıkarttım.
Aşağıda okuyacağınız tarihler hep savcılık iddianamesinden
alındı. Bakın olaylar nasıl gelişmiş:
Ekim 2011 -
Başbakanın çalışma odalarında şüpheliler keşif yaptı, cihazların nereye nasıl
yerleştirileceğine karar verdi.
24-25 Kasım 2011 -
Şüpheliler, 'Böcek arıyoruz'
bahanesiyle Keçiören'deki eve ve Başbakanlık Konutu'na gittiler, böcekleri
yerleştirdiler.
26 Kasım 2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İstanbul'da bağırsak ameliyatı oluyor.
Aralık 2011 başı -
Başbakanlık Müsteşarı Efgan Ala, MİT
Müsteşarı Hakan Fidan'a başbakanın
çalışma odalarında böcek araması yapacak teknolojiye sahip olup olmadıklarını
sordu, olumlu cevap alınca da 'Gelin
arama yapın' dedi. Müsteşar Fidan,
MİT'te bir ekibe 'Hazır olun bekleyin'
talimatı verdi.
16 Aralık 2011 - Haftalardır
hastalığı ve ameliyatı nedeniyle İstanbul'da olan Başbakan Erdoğan Ankara'ya
geldi.
28-29 Aralık 2011 -
MİT ekibi yaklaşık 20 günlük bekleyişten sonra önce Başbakanın Keçiören'deki
evinde kullandığı çalışma odalarından birinde, ertesi gün de Çankaya'daki
Başbakanlık Konutundaki çalışma odasında neredeyse aynı yöntemle gizlenmiş iki
ayrı dinleme cihazı buldu. Bu aramalara Başbakanlık Danışmanlarından Mustafa Varank nezaret etti ve bulunan
dinleme cihazlarını kendi cep telefonuyla fotoğrafladı.
24 Şubat 2012 -
Mehmet Kaya adlı bir vatandaş, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na bir elektronik
posta göndererek, 'Başbakanın çalışma
odalarında dinleme cihazları bulundu ama bu konuda hiçbir şey yapılmıyor,
konunun üstü örtülecek diye korkuyorum' diyerek ihbarda bulundu.
6 Mart 2012 -
Mehmet Kaya, savcılığa bir mail daha göndererek 'MİT insanları sorguya çekiyor ama bir soruşturma yapılmıyor' dedi.
Bu iki mail üzerine savcılık bir dosya numarası verip soruşturma açtı ama
aylarca başka da bir şey yapmadı.
25 Aralık 2012 -
Böceklerin bulunmasından bir yıl sonra Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun konuyu
soruşturması için gereken olur verildi.
26 Aralık 2012 -
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, en sonunda başbakanlığa bir yazı yazarak 'Bize böyle ihbarlar geldi, siz ne
yaptınız, bir şey yaptınız mı' diye sordu.
2 Ocak 2013 -
Başbakanın olurunu alan Başbakanlık Teftiş Kurulu soruşturmasınu resmen
başlattı. Böylece böcekler bulunduktan bir yıldan fazla zaman geçtikten sonra
ilk kez adli sonuç doğuracak bir soruşturma da başlamış oldu.
3 Ocak 2013 - Başbakanlık,
savcılığa cevabi bir yazı yazarak 'Konuyla
ilgili Başbakanlık Teftiş Kurulu görevlendirildi' dedi.
7 Ekim 2013 -
Aradan 10 ay daha geçtikten sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, başbakanlığa
bir yazı daha yazarak 'Ne oldu sizin
teftiş, bittiyse raporu bize gönderin' dedi.
11 Ekim 2013 -
Başbakanlık savcılığa 'Teftiş daha
bitmedi' diye cevap yazdı.
13 Ocak 2014 -
Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun raporu tamamlandı ve Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı'nda TMK 10. madde ile görevli özel savcıya gönderildi.
20 Ocak 2014 - İlk
soruşturmayı açan savcı nihayet rapor ve eklerine ulaştı, iki dosya numarası
birleşip tek bir soruşturmaya dönüştü.
Kasım 2014 - Başbakanlık
Teftiş Kurulu'nun soruşturmasına ek olarak kendi soruşturmasını da yürüten
savcılık 13 kişi hakkında çeşitli ceza istemlerini içeren davasını açıyor.
***
Konuya devam edeceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder